Musevi din disiplininde oruç başlı başına bir ibadet şekli olmayıp, kimi zaman ibadete bağlı olmayarak da uygulanabilen bir davranış biçimidir.
Tevrat metinlerinde de karşılığı bulunan oruç; Musevi inançlısının 'Ben'ini eğitmesi ve ilahi katlar önünde 'Hiç'liğini duyumsaması adına da sıklıkla başvurduğu yöntemlerden biridir.
Dini buyrukların uygulanması sorumluluğu çağına (kızlarda 12, erkeklerde 13 yaşın tamamlanmış olması durumu) girmiş bulunan, akli ve ruhi dengesi bakımından eksikli sayılamayacak, sağlık açısından engelliliği ve bu bakımdan sakıncalılığı bulunmayan her Musevi inançlısı yukarıda sözü edilen türden oruçlarla ödevli sayılır. Eğer başkaca bir sakınca söz konusu değilse; hamilelik ve adet dönemi gibi durumlar oruç tutulmasına engel değildir.
Oruç günleri, ilgili günün gün doğumundan önce başlayıp gün batımı sonrasında biter. (Bu oruçların başlangıç ve bitimi Müslümanlıktaki Ramazan orucu zamanlamasına benzetilebilir.)
Oruç esnasında gıda sayılabilecek hiçbir şey yenip içilmeyeceği gibi cinsel beraberlik yaşanmaz ve keyif, haz, zevk, eğlence sayılabilecek tutum ve davranışlardan kaçınılır.
Bunun dışında kimi istisnai olaylar gereği toplumsal oruçlar ve /veya bireysel oruçlar tutulabildiği gibi, kimi hallerde adak oruçları da tutulur. Ancak birden fazla günü peş peşe oruçla geçirmek mubah olmadığı gibi, oruç nedeniyle beden ve ruhsal sağlığı tehlikeye atacak davranışlara girilmesi de uygun bulunmaz.