İspanya'dan gelen göçmenler bir taraftan Saray'ın ve yerel Müslüman çoğunluğun hoşgörüsü, diğer taraftan kendi dindaşlarının maddi ve manevi desteğiyle kısa zamanda yeni çevrelerine uyum gösterdiler.
Göçmenler servetlerini beraberlerinde taşıyamadılar. Ancak ne İspanya ve Portekiz Kralları ne de Akdeniz korsanları bu insanların bilgi ve yeteneklerini gasp edebildi. Nitekim Osmanlı İmparatorluğunun ilk matbaası daha 1493 yılında İstanbul'da, İspanyol göçmeni David ve Samuel ibn Nahmias kardeşler tarafından kuruldu.(1) Immanuel Aboab'ın Sultan II. Bayezid'e atfettiği şu söz ünlüdür: " Bu krala (Ferdinand) nasıl akıllı ve uslu Fernando diyebiliyorsunuz? Kendi ülkesini yoksullaştırıyor ve benimkini zenginleştiriyor! ". (2)
Yeni vatanlarına gelişlerini izleyen 300 yıl boyunca Osmanlı Yahudilerinin gelişimi İspanya'daki Altın Çağ'ı aratmadı. İstanbul, İzmir, Selanik ve Safed gibi Osmanlı kentleri Sefarad Yahudiliğinin kültür odakları oldular. Dericilik, bakırcılık, tekstil dokuma ve boyama gibi alanlarda uzman zanaat sahipleri bilgilerini uygularken İspanya'da daha önce devlet hizmetlerinde bulunmuş olanlar da Saray hizmetinde, özellikle dışişleri ve maliye alanlarında önemli görevler yüklendiler.
Saray hekimlerinin çoğu Yahudi idi. Bunların arasında özellikle Hekim Yakup, Jozef Amon, Moşe Amon, Daniel Fontesca, Gabriel Buenaventura bilinen sayısız ismin başında gelir.
Dışişleri alanında isim yapmış kişiler arasında, Kanuni'nin Frenk Bey Oğlu sıfatıyla çağırdığı ve II. Selim'in Naxos Adası ve Ege Denizi Kiklad Takımadaları Dükü unvanını tevcih ettiği Jozef Nasi, Yahudiler arasında La Sinyora diye adlandırılan Dona Gracia Nasi, Sokollu Mehmet Paşa'nın can dostu ve İnebahtı savaşı sonrası Osmanlı-Venedik müzakerelerini yürütmekle görevlendirilen Salamon ben Natan Eskenazi, III. Murat tarafından Midilli Dükü unvanı verilen ve Osmanlı-İngiltere diplomatik ilişkilerinin mimarı Salamon Aben Yaeş, I. Ahmet döneminde İspanya ile görüşmeleri sürdürmekle görevlendirilen Gabriel Buenaventura, Karlofça görüşmelerine katılan İsrael Konegliano, Osmanlı dışişlerine katkısı bilinen Yahudilerden yalnızca birkaçıdır.
Osmanlı’da Yahudiler özellikle dini edebiyat alanında da geliştiler ve dünyaca ünlü eserler verdiler. Jozef Karo Museviliğin temel uygulama eseri Shulhan Aruh (Şulhan Aruh)'u tamamlarken Salamon ben Moses ha-Levi Alkabes de Edirne'de, tüm dünya Yahudilerinin halen kutsal Cuma akşamını karşılarken söyledikleri Leha Dodi ilahisini besteledi, Yakov Kuli ünlü Me-am Lo'ez eserini(3) yazmaya başladı... Haham Abraham ben İsak Asa da Yahudi edebiyatının babası olarak tarihe geçti.
(1) 1511 yılında İstanbulda David Nahmias matbaasında basılan Midraş Teilim kitabı Müzemizde sergilenmektedir.
(2) Immanuel Aboab, Nomologia o Discursos Legales (Portekiz, 17. yy) s. 9
(3) Me-am Lo'ez'in 1732 İstanbul basımı ikinci cildi (Şemot bölümü) Müzemizde sergilenmektedir.