Holokost inkârı hakkındaki araştırmalar, bu alanda başrolü oynayanların, anti-semitizmden yola çıktıklarını gösterir. Gerçekten de Holokostu ilk inkâr edenler Nazilerin kendileriydi. Hitler'in SS şefi Heinrich Himmler Almanya'nın yenilgisi belirginleşince kumandanlarına bütün belgeleri, fırınları ve diğer toplu öldürme delillerini ortadan kaldırmalarını emretti. II. Dünya Savaşı'nı takiben birçok SS lideri Almanya'yı terk edip, propaganda yeteneklerini kullanarak yaptıklarını savunmaya başladılar. Savaştan hemen sonra tekzipler belirmeye başladı.

Holokost inkârının ilk taraftarlarından biri Hitler'in Amerikalı hayranlarından biri olan, 1962'de "Imperium" adlı anti-semitik tahlillerle dolu kitabın yazarı Francis Parker Yockey'di.

Zamanın başka bir Holokost inkârcısı da 1964'te "Avrupalı Yahudilerin Dramı"nı yayınlayan Fransız Paul Rassinier'di. Rassinier Fransız Yahudilerine yardım etme suçuyla Buchenwald'de hapse mahkûm edildiği halde, tarihçiler Buchenwald bir ölüm kampı olmadığı için Rassinier'in gazlı cinayetlere şahit olmasının imkânsız olduğunu söylerler. Rassinier iddialarına deliller gösteremeyip, tartışmalarına zıt olan bilgileri de göz ardı etmiştir.

Holokostu inkâr akımı, 1977'de David Irving'in "Hitler'in Savaşı" adlı kitabıyla daha da büyüdü. Aralık 1978 ve Ocak 1979'da Lyon'da Fransız bir edebiyat profesörü olan Robert Faurisson, Le Monde gazetesine Nazilerin Yahudileri öldürmek için kullandıkları gaz odalarının hiç bir zaman var olmadığını iddia eden iki mektup yazdı. Faurisson'un meslektaşlarından ve başta onun gibi Holokostu inkâr eden Jean-Calude Pressac daha sonra 1979'da Auschwitz'te belgeleri incelerken Holokostun varlığına ikna oldu. Kanılarını birçok delille birlikte 1989'da "Auschwitz: Gaz Odalarının Tekniği ve Kullanımı" adlı kitabında yayınladı.

Amerika'da Institute for Historical Review - Tarihi Eleştiri Enstitüsü - 1979'da neo-Nazi Willis Carto tarafından, Holokost "efsanesi"ne açıkça meydan okumaya adanmış bir kuruluş olarak başlatıldı. Bu kuruluşu çoğunlukla neo-Naziler ve Beyazların Üstünlüğünü Savunanlar destekliyordu. Zamanla yeni üye ve mali destek bulmakta zorlanan bu kuruluşun ve diğer inkârcı grupların sözcüleri başka radikal gruplarla yakınlaşmak için Ortadoğu'ya seyahat etmeye başladılar.